20 Mart 2016 Pazar | By: YeniAy M.

İslamofobi Endüstrisi



 UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.

"İnsanlar ön yargılı doğmazlar. Ön yargılar başkaları tarafından bizim için hazırlanır... Bir şeyler isteyen birileri tarafından. "

KÜNYE

Yazar: 
Yayıncı:  Diyanet İşleri Başkanlığı
Sayfa: 308
Baskı Yılı: 2015

İslamofobi, 11 Eylül olaylarından sonra birden ortaya çıkmış yeni bir şey değildir. Antisemitizm ve yabancı düşmanlığı gibi uzun bir geçmişi ve derin tarihi kökleri vardır. Onun günümüzde yeniden canlanması, 20. yüzyılın sonlarında önemli sayıdaki Müslaman' ın Batı' ya göçmesiyle, İran devrimiyle, adam kaçırma ve rehin alma olayları da dahil 1980 ve 1990' lardaki terör faaliyetleriyle, 11 Eylül 2001 de Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon' a yapılan saldırılarla bunun ardından oluşan Avrupa' daki terör saldırılarıyla olmuştur. " İslamofobi Endüstrisi " adsı eser, özellikle dünyanın Batı yakasında islam hakkında nasıl bir kara propaganda yürütüldüğünü, bunun nasıl bir endüstri haline geldiğini örneklerle ve farklı boyutlarıyla ortaya koymaktadır. Nathan LEAN, bu eserle fikir dünyamıza değerli bir katkı sunmuştur.

Geisser'in İslamofobi kitabından sonra, bu konuya iştahım kabardı ve bahsedince, Samsun Kitap Fuarından arkadaşım Seyda'ya aldırdım. Sağ olsun bu ay hemen gönderdi ve hali ile bende bir an önce okumaya başladım.

Geisser kitabında Fransa üzerinden İslamofobi'den bahsederken, Nathan da Amerika üzerinden bahsetmiş. İki kitabı karşılaştırınca Nathan'ın kitabının bu konuyu daha ayrıntılı bir şekilde daha tatmin edici işlediğini söylemem gerekir. Hatta işin sosyolojik boyutlarını daha bir gözler önüne serdiği için benim açımdan (malum sosyoloji mezunuyum) daha önemli bir hale geldi.

Kitabın sayısız ilgi çekici noktası var. Batı tarihinde sürekli olarak 'öcü'lerin yaratıldığını ve bunu toplumlara hükmetmek için kullanıldığını savunan bir kişiyim. Hatta ekonomik buhranların yaşandığı batı toplumlarında, azınlıklara karşı ırkçılığın artmasının kesinlikle tesadüf olmadığı, aksine başta politikacılar olmak üzere bu işi lehlerine kullanmak isteyenlerce körüklendiği tüm sosyologların ortak tespitidir. İşte İslamofobi veya Antiİslamizm olayı da aynen böyle bir durumdur. Kitabın 1. bölümünde işte bu korku-öcü-canavar korkusu tarihini anlatmış yazar. Illimunati korkusundan başlamış, Katolik ve Komünizm korkusu ile devam etmiş ve sonunda bugün İslam korkusu ile taçlanmış Amerika'nın Korku Tarihi. Merak etmiyor değilim; yarın Amerika ve Batı korkmak ve kötülemek için neyi yaratacak acaba? Siyahları mı? Öyle ya nispeten azınlık olarak kabul edilebilecek siyahi nüfusun artışının beyaz nüfusu yok edeceğinden ödleri kopabilir (Klu Klanını unutmayalım!)yarın ya da Amerika'da göçmenlerle artış gösteren Latin Amerika'lı nüfusun artışı ve şehirleri resmen ele geçirmesi Amerikan halkını deli gibi korkutabilir. "Kuzey Amerika, Latin Amerikalılar tarafından işgal ediliyor ve yakında Kuzey Amerika, Latin Amerika ülkesi haline gelecek!" diyen yeni Pamela Geller'ler, Spencer'lar, Pipes'ler Gabriel'ler çıkabilir. Sonra bakmışız Norveçli Kasap Terörist gibi birileri veya yeni Hitlerler, Stalinler ortaya çıkıp kitlesek kıyıma girebilir! Bu kin ve ırkçılık körüklemesi ile bu durum yarın Müslümanların başına da gelebilir, diğer azınlıkların başına da! Böyle kitlesel bir kıyımın korkarım yakında Amerika'da başlayacağından endişe ederim. Zira korkunç bir bireysel silahlanma düzeyinde olan Amerika'da çok fazla ruh hastası insan var ve bunların okul, sinema basıp katliamlar yaptığını haberlerde izliyoruz hatta bazılarımız yaşıyor. Her yıl polisin 1000 sivili öldürdüğü ve binlerce kişinin öldürüldüğü Amerika'da asıl sorunun Müslümanlar veya başka azınlıklar olmadığı, insanlarını öldürenlerin bu kişiler olmadığı bu kadar aşikar iken neden bugün Amerika ve Batı'da İslam karşıtlığı öne geçti? Hem de 11 Eylül'den sonra düzenli bir yükseliş ile...

Cevap basit, kitabın isminden de anlayacağınız gibi birileri bunu endüstri haline getirdi de o yüzden! Gerek maddi gerekse siyasi çıkarları yüzünden... İnternet bu korku imparatorluğunun başat araçlarından biri haline gelmiş durumda; her gün İslam karşıtı yazılar yazan bazı blog sahipleri ve popülerlik kazanmış bazı zatların yazdıkları İslam karşıtı kitaplarla aylık olarak ceplerine binlerce doların girişini sağlıyorlar ve bu sayede günlerini gün ederken, siyasi olarak bunları destekleyen siyonist ve politikacılar da siyasi kazanç elde ediyorlar. Sonuçta her fikrin bir maddi destekçisi olmak zorundadır yoksa silahşörleri nasıl ayakta kalabilir?

Kitap bize kimin kimlerle ittifaklık kurduğunu, İslam karşıtlığını körüklemek için neler yaptıklarını; açıklamalarını ve eylemlerine kadar bir çok şeyi önümüze sermiş. Ve kitabın sonlarında bu politikaların etkilerinin yavaş yavaş nasıl şiddet olarak dökülmeye başlandığına değinip, adeta acil uyarı vermiştir. Yazarın da kitabın sonuç kısmında söylediği gibi; bu endüstrinin tuzağını düşmemek ve onların yaptıklarına karşı çıkıp, reddederek bu tuzağı bozabiliriz. Bu sadece bugünün İslam karşıtlığı için değil yarının olası bir başka azınlık karşıtlığı için de geçerlidir.

Unutmayın ki kalbinize korku tohumu ekenler, bu tohumun yeşermesi için de boş durmazlar ve bunu yaptıklarında artık size hükmetmeye başlarlar. Görüyoruz ki Amerika sürekli olarak bu şekilde yönetilmiş. Maalesef medyanın da büyük desteği ile (zaten ana akım medyanın büyük çoğunluğu siyonistlerin ya da siyonist destekçilerinin elinde; Fox Haber gibi.) yalan yanlış çarptırmalar ile insanların beyinlerini yıkar hale gelip, gerçekleri gizli tutmaktadır. Maalesef Amerika kültürel olarak dışa kapalı bir toplum ve bu da dış dünya hakkında, tekelleşmiş medyası ne derse ona inanma eğilimine itmekte. Bu da onları korku ile hükmedilmesi kolay bir toplum haline getirmekte.

"Toplumlara ya adaletle ya da korku ile hükmedilir." Ayça Mutlucan.

"İnsanlar ön yargılı doğmazlar. Ön yargılar başkaları tarafından bizim için hazırlanır... Bir şeyler isteyen birileri tarafından. Hitler bir şey istiyordu. Güç istiyordu. Ve anlıyordu ki Alman halkı sürekli bir koku halindeyken cahil ve itaatkar olarak kalacaktır." (Enayi Olma; 1947)


   (Soluk renkli fiyat, etiket fiyatıdır. Üstündeki ise internet fiyatıdır.)