1 Ocak 2016 Cuma | By: YeniAy M.

Oyuncak




UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.

"Yağmurdan kaçayım derken; doluya tutuldu."


KÜNYE

Yazar: Gonca Soydaş
Yayıncı: Postiga Yayınları
Sayfa: 464
Baskı Yılı: 2015





Geçmişin ağlarına takılıp kalmış genç bir kız. Hayattan istediği tek şey yeniden özgürce nefes alabilmek Açtığınız her kapının sizi yanlış yola sürüklediğini düşünün. Ve elinizde oynamadığınız tek bir kartın kaldığını Ne yapardınız? Kurtulmak için son bir savaş mı yoksa pes edip sonu kabullenmek mi? İnsan seçimlerini kendisi belirler. Atılan her adımın sorumlusu bireydir. Derin Üstündağ, elindeki son kartı yüreğindeki felaket acı ve titreyen parmaklarla oyuna sürdü. Asıl oyunun kendisi olduğunu nereden bilebilirdi ki? Bu hikâye, iyi kız kötü çocuk masallarının kâğıda dökülmeyen sonraki kısmını ele almaktadır.
 Neresinden başlasam, bilemedim. Kitabı görür görmez ilgimi çekti. Dedim ki "Ayça, sen bu kitabı beğenirsin." Hali ile talip oldum. Ama bekleyen o kadar çok kitap vardı ki araya sıkıştırmam zaman aldı. 31 Aralık 2015 günü başladım okumaya. Akşama amcamlarda geleneksel aile toplanmamız gerçekleşti. İlk fırsatta çıkardım kitabı çantamdan ve devam ettim okumaya. Eve döndüğümüzde saat baya geç olmuştu ve uykum vardı. Hali ile ertesi günü beklemek zorunda kaldım. Kitabı bitirir bitirmez başladım incelemesini yazmaya.

Yazar, daha ilk sayfalarda beni kitaba bağlamayı başardı. Dilinin akışkanlığı, kurgusundaki incelik o kadar güzeldi ki daha ilk sayfalarda "Acaba ne olacak?" sorusunu sordurdu bana. Kurgu örgüsüne gerçekten hayran kaldım. Yani ortada bir kaç aile var ve onları birbirine öyle bir örümcek ağı ile bağlamış ki "Yuh! Yok artık!" dedim. Yani herkes birbirini bir şekilde yıllardır tanıyor, bir ilişki yumağı var ama bundan bir bizim bir de baş roldeki kızımız Derin'in haberi yok.

Derin'in "Herkes bir şekilde nasıl Arın ile bağlantılı olabilir?" sorusunu biz de soruyoruz hali ile.

Yazar, karakterleri kendi özgü bir şekilde öyle oluşturmuş ki en kötü karakterin bile kendine has bir güzelliği var. Tamam, belki okuyucu olarak Kaan gibi bir karakterden nefret edeceksiniz, ama bir yazar gözü ile baktığınızda oldukça sevilesi bir karakter. Yazarlığın ilk kurallarından biri de en pis kişilikteki karakterinizi bile sevmektir. Böylece müthiş bir şey ortaya çıkartabilirsiniz. Yazar ayrıca isim seçimi konusunda da çok özgün davranmış. İsimlerin tamamen Öz-Türkçe olduğunu belirtmem gerekir. Hali ile kitaptaki bu dünyayı daha bir güzelleştirmiş. Bu seçim benim için kitaba +1 demektir. ;)

Kitapta hiçbir nokta canımı sıkmadı. Hani ilişkilerde "in çık in çık" olur da sonra siz "ayyy yeter! Sıkıldım ama!" dersiniz ya okurken veya izlerken. Bu kitapta bu yoktu işte. Her şey tadındaydı. Sonraki kitaplarda da aynısının olmasını ümit ederim, inşallah. İmla ve sayfa yapısını doğru kullanma takıntımı biliyorsunuz. Bu yönden de çok tatmin edici bir kitap oldu. Son okuduklarımda sayısız imla sorunu vardı. Maalesef her yayınevi, bu konuda gereken özeni gösterip, kalite konusuna iddia ettiği değeri vermiyor. Hep derim, yazar edebiyat hocası dahi olsa editör muhakkak elden geçirmeli. Belli olmaz!

Kısacası kitap bana çok güzel duygular verdi ve harika saatler yaşattı. Elimden bırakmak istemedim. Bırakmak zorunda kaldığımda da geri dönme arzusu ile yanıp tutuştum. Kitabın sonlarına gelirken, "Az bir şey kaldı bitmesine, nasıl bağlayacak her şeyi bir anda?" diye düşünürken, hiçbir şeyi bağlamadan bitirdi. Meğer kitap, seriymiş. Baktım Kasım ayında yayınlanmış. İçimden hemen, "Başlarım böyle işe! Bekle dur şimdi!" dedim. Tabii daha kaba bir biçimde. :P

Gonca Hanım, inşallah 2. kitap hazırdır. Bizi daha fazla bekletmeyin lütfen. Tarzınıza hayran kaldım. Maşallah. Baya bir zamandır bu kadar zevkle okumadım bir kitabı. :)

Puan: 10/10

Kitap Fiyatı: 22 TL