27 Şubat 2014 Perşembe | By: YeniAy M.

Vampir Akademisi-1


 
 

 UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.

 

SADECE GERÇEK BİR DOST SİZİ ÖLÜMSÜZ DÜŞMANLARDAN KORUYABİLİR

 

Uzun zamandır kitapçılarda gördüğüm ama bir türlü alıp okumaya başlamadığım bir seri. İlgimi çekiyordu ama yeniden bir seri kitaba başlamak; öncekileri bitirmediğim için sıkıntılı olabilir diye düşündüm. Malum başladı mı devamı gelmek zorunda ve kitaplarımız da 20 kaymeden aşağı değil. 

Para Para Para!

Bazı yazarlar bir seri yazarken başka seriye başlıyor. Ben neden aynı anda hepsini okumayayım, değil mi? :D Neyse, filmini izledikten sonra, o kadar kafa karıştırıcı şekilde işlenmiş ve kopukluk olmuştu ki, kitabı almak şart dedim. İlk kitabı almam da çok çetrefilli oldu. Önce büyük mağazalara gittim ama hepsi bitmişti. Sonra net mağazasına baktık ama bir hafta sonra iptal iletisi geldi; bitmiş. Sonunda gittim küçük bir kitapçıda buldum, iyi mi! Hem de bir tane kalmış. Şükür Allah'ıma! :)

Gelelim konumuza:

Konumuz Vasillisa(Lissa) Dragomir isminde bir Moroi prensesi ile Rose Hathaway isminde bir Dhampir'in dostluğu ve başına gelenler...


Moroiler birer vampir. Ama sizin bildiğiniz vampirlere çok fazla benzemiyorlar. Çoğunlukla insanlardan uzak, kendi yaşam alanlarını kurmuş olan bu vampirler kendilerine Moroi demeyi tercih ediyor. Bunlar doğa ve insanlarla uyumlu, barışçıl, kendi hallerinde yaşayan, kendilerine has düzeni olan vampirler. Güneşe çıkabiliyorlar ama çok uzun süre kalmamaları gerekiyor. "Gönüllü" besleyicileri sayesinde kimseyi öldürmeden hayatta kalıyorlar. Her birinin kanında büyü akıyor. Bu büyülü kan sayesinde doğanın dört elementini denetleyebiliyorlar ama sadece birinde uzmanlaşabiliyorlar. Belli yaşa gelen her moroi bir elemente uzmanlaşmak zorundadır aksi halde ergenliğe girmemiş bir genç muamelesi görürler ki bu durumda neredeyse hiç olmayacak derece ender bir şeydir. Fakat Lissa böyle bir moroi...

Dhampirler ise yarı vampir, yarı insan. İki türünde güçlü yanlarına sahipler ama daha çok insana benzerler. Kan içmezler. Ama morialardan daha güçlüler, hızlılar ve dinçler. Bu da onları, morialar için ideal koruyucu yapıyor. Dhampirler koruculuğuna atandığı moroiayı hayatı pahasına korur ve asla evlenmez. İki Dhampirden de herhangi bir çocuk doğmaz. Genetik olarak doğa üremelerine izin vermiyor ama bir Moroi ve Dhampir üreyebiliyor. Karışık bir düzenleri var. Öldürdükleri her düşman için boyunlarına bir dövme çiziyorlar. Onlara göre "Moroi önce gelir." Vallahi düzenlerini düşününce pek bana göre değil ama Dhampirlerin varlığının Moroilara bağlı olduğunu düşünürsek neden böyle söylediklerini anlayabiliyoruz. :)

Bir de kötü çocuklar olan Strigoiler var. Kötü adam olmaz ise kitap, kitap olmazdı, değil mi? :) Onlar işte tam da bildiğiniz vampirler ama Moroilerin sahip olduğu büyü güçleri bağı kopmuş. Dhampirlerden bile daha güçlüler ve ölümsüz gibi bir şeyler. Moroi kanı ile beslendikleri için bu haldeler. Bir Moroi, insan ya da dhampiri ısırarak zorla dönüştürebilirler. Önceden tanıdığınız çok şeker biri eğer Strigoi olmuş ise artık onu unuttun. O çoktan öldü. Bu ise tamamen farklı ve tehlikeli bir kişi. Zaten Moroi ve Dhampirler onlara "ölü vampir" diyorlar. Başlı başına varlıkları günah. Zira Strigoi olmak isteyen bir çok Moroia ancak bir başkasını öldürerek buna sahip oluyor.

Rose ve Lissa, iki yıl önce, genç vampirlerin ve dhampirlerin eğitildiği, Vampir Akademisinden kaçmıştır. İki yılın sonunda başlarında baş gardiyan Dimitri'nin olduğu gardiyanlar tarafından bulunur ve yakalanarak akademiye geri götürülür. Bu iki kız birbirine çok yakındır. Öyle ki binlerce yıldır duyulmayan bir durum onlar arasında gerçekleşmiştir; ruh bağı. Rose iki yıl önce gerçekleşen bir kazadan beri Lissa ile psişik bağa sahiptir. Şu an bunu tam denetleyemese de kafasına girip onun gözünden her şeyi görme veya duygularını hissetme imkanına sahip.

Lissa bir türlü bir elementte ustalaşamamaktadır. Üstüne, geldiğinden beri sürekli ölü hayvanlar ile ona çatan birileri vardır ki tüm bunlar ve iki kız hakkında konuşulan dedikodular yüzünden Lissa'nın ruh hali iyi değildir. Öğreneceğiz ki ölü hayvanlar kızımızın özel gücünü kullanması içindi. Çünkü Lissa gerçekte bir elementte ustalaşmıştır. Ruh elementi adı verilen ve gittikleri okul olan Aziz Vladimir'in de sahip olduğu bu güce sahiptir. Ama tehlikeli bir güçtür çünkü insanın aklını kaçırmasına neden olabiliyor. Aynı öğretmenleri Bayan Karp gibi. Maalesef o çıldırdı ve acıya daha fazla dayanamdığı için kendini bir Strigoi'ye çevirmiş.

Rose, yakışıklı ve çekici Rus öğretmeni Dimitriden özel dersler alır. Ama diğer yandan her geçen gün bu çekici adama aşık olmaya başlayacaktır ki Dhampirler için arzulanan en son şey budur. Çünkü Dimitrinin de söylediği gibi; "Eğer sana aşık olursam, bir saldırı anında, kendimi Lissanın değil, senin önüne atarım." Evet, arkadaşının hayatını kendi hayatından da çok düşünen Rose için bu bahane yeterlidir ama sonuçta ikisi de birbirine aşık olmuştur ama birbirlerinden uzak durup, duygularını bastıracaklardır. Lissa ise Christian isminde, ana-babası Strigoi olan, bir oğlana aşık olacaktır. Kızlarımız hem sorunları ile boğuşmak hem de liseli yaşamları arasında gel gitler yaşamak zorundadır.

Kitabın içeriği hakkında daha fazla bilgi vermeyim ki kitabı okuduğunuzda heyecanı kaçmasın. :)


Kitap hakkındaki genel görüşüm: Çevirinin kendisinden midir nedir yoksa gerçeğinde de böyle mi bilmem ama bazı cümle düşüklükleri var. Az da değil hani. Yazarın anlatım dili çok üst düzey değil ama bu onun kötü bir anlatım yeteneği olduğunu göstermiyor. Belki ilk kitabıdır, bu da her kitapta kendini geliştireceğini gösterir. Yazarı araştırdığımı söyleyemem. Bir ara yapmak gerek. Konu kesinlikle ilgi çekici. Biliyorsunuz vampir vs. konuları zaten sürekli işleniyor ama önemli olan 'nasıl?' işlendiği. Yazarımızın kurgusu çok iyi. Zaten kolay kolay berbat konusu olan kitapları alıp okumam. Çok ender başıma gelmiştir. Baya seçiciyim, şansa bırakmam işimi. ;) Yalnız, inşallah "kurt adam" olayını sokmamıştır kitaba. Her vampir kitabına, çok sevmeme rağmen kurtları, girmeleri zoraki izlenimi veriyor. Olmasa da olur sevgili yazarlar, olmasa da olur. Kenara sıkıştırmayın onları öyle.

Kitap Okuma Önerisi:  Vampir konularını severler için güzel.

Puan: 10/8

Kitap Fiyatı:18

KARAKTERLER




Annesi, çok güçlü-ünlü İskoçyalı bir Dampir. Babası ise, evettttttt, Moroi olan bir Türk! ;) Bu yüzden kızımızın Türk kökenli bir melez olduğunu unutmayınız. Sevelim. Sevelim. 


Anne, babası ve erkek kardeşi ile birlikte en güçlü Moroi kraliyet ailelerinden birine mensup. Lakin ailesi öldüğü için hayatta kalan tek Dragomir. Yaşlı olan kraliyet üyelerine prens-prenses deniyor. Tek kalan o olduğu için prenses olarak anılıyor ve olası bir sonraki Moroi Kraliçesi. Şu an yegane ailesi Rose.




Prenses Lissa için atanan gardiyan. Okula yeni geldi. Dimitrinin babası kraliyet soyundan bir Moroi. Aynı babadan üç kız kardeşi var. Sibiryadaki Akademide yetişti. Annesine kötü davrandığı için babasını fena benzetmiş. O kadar güçlü ki ona "ilah" gözüyle bakıyorlar. İlahlık iddiası abartı elbette ama gerçekten güçlü biri.


Ateş çocuk diyorum. Elementi bu çünkü. Ailesinin durumu yüzünden pek bir dışlanmış. Ozera ailesi Dragomir ailesi ile birlikte en güçlü kraliyet soyudur. Yani ikisi de eskiden böyleydi. Kim bilir, belki bu güçlü iki soy birleşir? :)



Natalie, Lissa'nın kuzeni sayılır. Amca olarak gördüğü, kraliyet soyundan gelen Victor'ın kızı. Babasına çok düşkün. Bu yüzden zayıflıklarına "babaya aşırı düşkünü" de eklemek şart.