11 Kasım 2013 Pazartesi | By: YeniAy M.

Dünyaya Hükmeden Sultan-2 Kanuni'nin Akıl Oyunları

 

BU KİTABA DA GÖZ ATIN: SULTANLARIN GÜNLÜĞÜ- AY ve GÜNEŞ'İN SALTANATI

 
 
UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.
 

Kanuni'nin ilk yıllarını öğrendiniz. Peki, şimdi altın yıllarını okumaya ve tarihi olayların arka perdesinde olanları öğrenmeye hazır mısınız?

 
 
Yazarımız  Talha Uğurluel yine o harika anlatımıyla, Kanuni 1 kitabından sonra ikincisi ile karşımızda. İlk kitap, Kanuni öncesi Yavuz Sultan Selim'in ona nasıl bir taht bıraktığı, arkasından tahta geçişi ve ilk yıllarına değinmişti. Şimdi ise "Altın Çağ" dediğimiz 1533-66 yılları arasında gerçekleştirdiği siyaset oyunları, seferleri ve dünya politikası konusuna değiniyoruz.

Kitabın ilk bölümü Kutsal Roma'nın(Şarkel'in kurduğu Haçlı İttifakı) Kuzey Afrika'da Tunus'a göz dikmesi ve saldırmasını anlatıyor. Neredeyse hiçbirimizin bilmediği bir konu bu, aslında. En azından benim bilgim yoktu. 1534, Barbaros Hayrettin Paşa, Kanuni'ye Tunus'un ne denli önemli olduğu konusunda telkinlerde bulunur. Paşaya göre Tunus, Donanmanın güvenliği ve rahat hareketi için önemli bir yerdir. Bu yüzden de ne olursa olsun Osmanlı burayı elinde tutmalıdır. Bu yüzden donanması ile gidip, bu şehri eline geçirir. O dönemde Tunus şehri Mevlay Hasan isminde, Hristiyanlarla iş birliği içinde olan, adaletsiz ve acımasız bir adamın elindedir.  Hasan kaçar ve Şarkel'den yardım ister. Tunus'un Avrupa'ya çok yakın mesafede olması ve buranın da Osmanlının elinde olması Şarkel'i rahatsız eder ve donanması ile Tunus'a saldırır. Tunus Saldırısının sonucu ise maalesef Osmanlı kaybeden olur. Ama elbette ileride burası tekrar alınacaktır. Kaybın sebebi ise sağ olsun şehir halkının, 10 bin Hristiyan esiri serbest bırakıp, olası bir Osmanlı yenilgisinde Şarkel'e şirin gözüküp insafına sığınma düşüncesidir. Oysa düşüncelerinin aksine Şarkel şehri yağmalatmış, bir sürü Müslümanı katletmiştir.

Daha sonraları Osmanlı'nın olası bir Haçlı ittifakına karşı, Korfu adasını ele geçirip, donanmanın Venedik gemilerini sıkıştırması ile tam bir kıskaca aldığı Venediği itaat altına almayı başarması sayesinde kendini korumaya alınışından bahsediyor. Elbette bunun siyasi nedenlerine vs. hep değiniliyor.  Kitap da Boğdan Seferi ve bu sayede Mimar Sinan'ın keşfine de değiniliyor. Hatta Lutfi Paşa ile Mimar Sinan'ın "köprüyü yıkın paşam!" tartışması da hayli bir ilginç.

Ve büyük deniz zaferi Preveze savaşına da değinilmez ise olmaz. Ve ilginç bir ayrıntı da var. Düşman 300 parça gemi ile gelmişken bizimkiler 122 parça gemi ile savaşa katılmıştır. İslam'ın ilk yıllarında gerçekleşen savaşlar aklıma geldi. Bedir savaşında da Müslümanlar sayıca azdı ama Allah'ın yardımı ile kazanmışlardı. ;)

Osmanlı için Tunus'dan sonra önemli bir şehir ise Yemen. Ama Yemen coğrafi ve iklim koşulları son derece ürkütücü olan bir şehir. Ayrıca Osmanlı için oldukça da uzak bir yer. Yine de Portekizlilerin yeni bir deniz yolu bulması ve oradaki bir adayı ele geçirerek Mekke ve Medine'ye rahatça ulaşıp, saldırma imkanları (ki Memlükler zamanında gerçekleşmiş bir hadisedir. Yavuz Selim Han bu yüzden Memlük üzerine yürümüştür. Artık kutsal toprakları koruyabilecek güçleri kalmadığı için.) mevcuttur. Ama Yemen'de bir aile vardır ki bugün dahi soyu devam etmektedir. Yemeni ele geçirdikten sonra uzun süre isyanlar ile boğuşmuştur Osmanlı bu aile yüzünden ama sonrasında aile ikna edilir ve isyan sonlanır. Bu aile üyesi ile karşılaşan yazarımız bir anısını da anlatmaktadır.

Yemen sonrası aynı şekilde Habeşistan'da değerlidir. Çünkü burası da Kızıldeniz bölgesidir ve eğer Mekke-Medine'ye ulaşılmasına engel olunmak isteniyorsa, Osmanlı "Kızıldenizin Kapısı" olarak anılan Bab'ül Mendeb'i korumak zorundadırlar. Bu da en rahat iki bölgenin de Osmanlıların elinde olması ile yapılabilecek bir şeydir. Hele ki Habeşistanın o dönem Hristiyan olduğunu düşünürsek zaruri bir durum.

Sonraki bölümlerde Hadım Paşanın Hind Denizi seferi, Budin savaşları ve Kanuni'nin Macar Kraliçesi İsabella ve oğlu (daha bebektir) ile görüşmesi( Isabella Polanyalıdır ve onu Macar Kralı ile evlendiren Kanunidir.)ne tanık oluyoruz. Öyle ki o sırada yanlarında Şehzade Selim ve Beyazıt'da vardır. Beyazıt ve Mehmet'in "Hal" edilmesi konusuna da burada değinilmekte ve işin arka perdesini açıklamakta yazar. Elbette bir de başımızın belası İran var. Ben hala anlamam bu toprakları o kadar ele geçirmişiz neden başına bizden birileri geçirilmemiş. Safevileri defetsek belki de hiç sorun olmayacaklardı.

Kitap da "Alperen"lere de değinilmiş. Gül Baba bunlardan biridir ve ömrünün son yıllarını Budin şehrinde geçirmiştir. Mezarı hala oradadır.

Kitap hakkındaki genel görüşüm: Aslında değinilecek o kadar nokta var ki kitapta her birini yazmaya ne sabrım ne de zamanım yetmez. :D Böyle bir kitap da benim için çok zengin bir kitaptır. Zira ne kadar anlatırsam anlatayım bitmez ve anlattıklarımda yeterli bilgi değildir. Ayrıca yazar, öyle noktalara değinip, bilgiler ekliyor ki "Aa böyle miymiş burası" ," Aa bilmiyordum!" diyorsunuz.

Kitap bir önceki kitap gibi 10 numaralık bir kitap. Hatta ben öncekinden daha çok sevdim zira çok daha ilgi çekici bilgiler söz konusu. Galiba bir diğer sebebim de yazarın "siyasi" konulara değinerek Osmanlı politikalarını anlatması. Bu benim ilgimi çeken bir alan. Ve maalesef tarih kitaplarında çok anlatılan bir alan da değil. Bir de bilmediğimiz şahıslar ile tanışıyoruz kitapta. İnsan "ne adammış!" diyor bunları tanıdıkça. Günümüz siyasilerin ve yöneticilerin kesinlikle örnek alması gereken insanlar.

Ayrıca eklemeden duramadım. Babam her zaman, Türkiye'nin en büyük düşmanı "Almanya"dır, der. Bu kitabı okuduğunuzda da bunun sebebini anlayıp, tasdik edeceksiniz çünkü bizden en büyük kuyruk acısı olanlar bu adamlar.

Gene eklemeden duramayacağım. Kanuni 1 ve 2'yi okuduktan sonra Sultan Süleyman hakkında daha fazla şey bilmenin hazzını yaşıyorum. Gerek onun gerekse Osmanlı'nın siyasi düşüncelerini, gücünü ve zekasını görmenin mutluluğu paha biçilemez. Elbette tarih övünmek için değil, ders almak içindir. Örnek almak içindir. Bizlere hataları gösterdiği kadar, neler yapabileceğimizi de gösterip, bizi cesaretlendiren bir şeydir. Bu açıdan bu iki kitabı da değerli görüyorum çünkü bize bu ikisini de veriyor. Seni seviyoruz Sultan Süleyman! :)

Kitap Okuma Önerisi:  Şiddetle tavsiye ederim. Alınması gerekir!

Puan: 10/10


Kitap Fiyatı: 20

KİTAPTAN BAZI KISIMLAR