19 Ağustos 2013 Pazartesi | By: YeniAy M.

Opal




UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.

Sanırım kalbim duracak! Katy böyle diyor ama ben de diyorum ki ya kardeşim öyle bir yerde bitti ki kitap!

Opal, Obsidiyen ve Oniks sonrası, Lux serisinin üçüncü kitabı! Bir hafta da bu serinin 3 kitabını, artı Lestat kitabını bitirdim. Okuyacak daha çok kitap var ama şu an, bu kitap gündeliğini açmama sebep olan bu serinin son kitabının çevrilmesini beklemek adama koyuyor! Neyse.
İkinci kitap da Adam'ın ölümü ve Blake'in serbest bırakılıp, Kat'in bu oğlanın amcasını öldürmesinden ve evet bir de annesinin sevgilisinin, yani Will'in casus çıkmasının ardından bir kaç gün sonrasında gözlerimizi açıyoruz. Gerçekten uyanıyoruz. :)  Ah! Elbette bir de yakışıklımızın ikizi yakışıklı Dawson da var. Kat gözlerini açar açmaz neden Dawson'ın onun odasına gelme gereği duyduğunu söylemek isteyen var mı? Aman. Kötü niyetli olmayın sakın. Oğlan zor günlerden geçiyor yani. D ve A kardeşler (Dawson-Daemon- Dee ve Adem-Andrew-Ash) Dawson'ın delice bir şey yapıp, Beth'i kurtarmak için SD'ye saldırmasına engel olmaya çalışırlarken Blake geri geliyor. Zaten hiç gitmemiş ki!
Blake bir teklif getiriyor: "Chirs'i kurtarmama yardım edin, ben de size Beth'i kurtarmanız için onun nerede olduğunu söyleyeyim. Dahası tesise girmenizi sağlayım!" İkisinin de aynı yerde tutulduğunu söylememe gerek yoktur? Bizimkiler elbette ona güvenmiyorlar ama ya Beth'i kurtaracaklar ya da Dawson kendini kaybedip, tek başına kurtarmaya gidecek. Anlayacağınız yapacakları pek bir şey kalmadı. İçeri girmelerini sağlayacak şifreler ise kendileri gibi melez olan Luc isminde bir oğlanda ve ona ileride bir iyilik karşılığından (4.kitapta bu iyiliği göreceğiz gibi geliyor.) şifreleri vermeyi kabul ediyorlar. Dahası kamera ve benzeri güvenlik düzeneklerini de 15 dk için kapatacaklar.
Gel zaman git zaman, will geri dönecek mi dönmeyecek mi? Annesine söylese mi söylemese mi? Arumlar ne yapıyorlar gibi gibi gibi sorular eşliğinde ki şu anki dertleri göz önüne alınca pek öncelikli değiller,  tesise girme tertiplerini yapıyorlar. Blake güvenilmez bir oğlan olduğu için son dakikaya kadar onlara kazık atılma olasılıklarından endişelenmelerine hak veriyorum doğrusu. Blake her daim söylediğinden fazlasını bildiğini gösterdi bize değil mi? Ayrıca kafasında hep başka tertipler var ve ben, onların ne olduğunu gerçekten merak ediyorum. Örneğin, Arumlar ile ilişkileri neydi? Veya SD Arumlar ile mi çalışır olmuşlardı? Neden?
Bu sırada Simon'a neler olmuş bunu da göreceğiz. Gerçi, kimin umurunda ki? Yalnız beklenmeyen bir ölüm Kat'i, beklenmeyen bir durum ise Daemon'ı bu kitapta mahvedecek. Will ise beklenmedik bir anda geri dönecek. Sizce mutasyon işe yaramış mıdır?
Blake döndüğünde, A kardeşlerin içinden katil çıkmasını beklerken Dee'in içinde böyle bir şey çıktı. A kardeşler ise hala Kat'e karşı pislik gibi davransalar da o kadar da kötü değiller herhalde dedirtiyor insana. Dee ise Adam'ın durumunu ancak kitabın sonlarına doğru kabullenecek ama Kat ile aralarındaki ilişki kolay kolay düzeleceğe benzemiyor. Ah, sonunda iki kitap boyunca beklediğiniz şeyi bu kitapta göreceksiniz. ( ;) ) Yazarın yerinde olsa idim, hem heyecan hem ilginçlik vs. katmak adına bir sonraki kitapta Kat'e bir hediye verirdim! :P He, bu arada, Kat'in annesi Daemon'a tutuldu herhalde. Acaba bu yüzden mi oda ve kapı kuralı koydu Kat'e? :D
Kitap hakkındaki genel görüşüm: İlk kitaptaki Katy ve Daemon arasındaki iniş çıkışlı, kovalama-kovalama, kaçış-kaçış durumu benim için çok daha heyecan vericiydi. Galiba bu tarz "ret" ilişkilerinden zevk alıyorum ama öyle ya da böyle bu iki aşığın kavuşması şart, değil mi? Neyse. Hareketi az inmiş gibi geldi ama yine de önceki kitaplar gibi başarılı buldum ama gelin görün ki aralarındaki "senin başına bir şey gelsin istemiyorum, kal, gitme, yapma, etme." konuşmaları bir zaman sonra adamı bayıyor. Tamam, Daemon son derece korumacı hatta fazla korumacı bir kişilik ve yazarın da bunu yansıtması gerekiyor ama gene de insanı bayıyor. Ayrıca sürekli yakınlaştırıp, geri çektirmesi de bir noktadan sonra bayıyor. Yani, her fırsatta yiyiştirme be kadın şunları! Tahminen okuyucu "acaba?!" desin diye ama her defasında hüsranla sonuçlanınca "ama başlayacağım şimdi ha!" diyorsunuz. Bu iki durum benim için olumsuz kitap için. Ama kitaptaki konuşmalar beni hala güldürmeyi başarıyor ki bu da kitabın dili ve akışkanlığı gibi çok büyük bir artı. Ağabeyim bile dün gece "insan kitap okurken güler mi be" dedi bana! :D
Kitap Okuma Önerisi:  Almayıp ne yapacaksınız? Mecburrrrrrr!

Puan: 10/9 (bu iki olumsuz durum için kitabın puanını 1 basamak düşürmek zorundayım.)


Kitap Fiyatı: 22

Heyecan yapın diye şöyle bir resim koyayım dedim. Kat için seçtikleri kitap mankeninden hoşlanmadım ben. Kusura bakmasın kız ama gözleri masum bakmıyor. Benim için her daim öyle bakmak zorundalar. Ama Daemon için seçtikleri oğlana lafım yok! :)


DİĞER KARAKTERLER


Matthew Garrison, 20'lerin sonu, 30'ların başlarında, açık kahverengi saçlı Luxenli. Hem Luxenlerin yetişkin olanlarından hem de bizim A ve D kardeşlerin gayriresmi ebeveyni yani velisi diyelim. Onlardan bu ağabey sorumlu. Kendisi hakkında çok bilgi sahibiyiz diyemem. Kendisi bizimkilerin okulunda biyoloji öğretmeni ve kurallara bağlı biri. Kat ile çok konuşması olduğunu söyleyemem ama ilk başlarda Kat ve Daemon olayına kızsa da sonunda kabullenme başlamış gibi duruyor. Hatta Adam'ın ölümünden sonra Kat'e çok anlayışlı davranıyor ve onunla bu kaybın acısı yaşıyor. Matthew, gezegenlerini ve ailesini-bizim gençlerin aksine- hatırlayan ama bu konuda konuşmayı acı verici olduğu için yanaşmayan bir kişi. Lux gezegeninde iken ailesini tamamen kaybetmiş ve bu yüzden bu çocukları da kendi ailesi gibi görüp, seviyor.(Senden şüphe ettim Mat, kusura bakma! :D ) Bu nedenle kayıpların onun için de çok acı verici olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Kendi başına yaşaması üzücü olsa da 18 yaşına gelen Luxenlerin soylarının devamı-özellikle kadınların azlığından kaynaklanan sorundan dolayı- için evlendirilmeleri gelenek olmuşsa da bu yakışıklı şey nasıl olurda evlenmemiş ben onu anlayamadım. Acaba ergenleri denetleyen koruyucuların evlenmeleri bir süre erteleniyor mu ki?

Ash, A kardeşlerin kız olanı. Kendisinin son derece uyuz, Daemon aşığı ve Kat'e uyuzluk yapan, gıcık bir moda delisi kız olması dışında pek bilgi sahibi değiliz. Gerçi üçüncü kitapta daha fazla gördüğümüz bir kız. Daemon konusu yüzünden sürekli Kat ile birbirlerine laf atmaktalar. Aslında kardeşi uyuz Andrew gibi onun da içten içe iyi kalpli olduğuna eminim. Sadece insanlara vs. karşı ön yargılılar. Aslında, Ash'in ki ön yargıdan ziyade kıskançlık ya, neyse.

DİPÇE: Sonunda Daemon nasıl telaffuz edilir öğrendim galiba. Demon ile aynı şekilde diyor Google çevirici amca. Ama şüphem var ya, o zaman neden farklı yazılıyor?